25 Eylül 2012 Salı

BİZ SURİYE İLE NE ZAMAN DOST OLDUK?

Kendimi bildim bileli Suriye ile başımız beladadır. Hep bir karın ağrısı, iyileşmek bilmez bir sancıdır.

Şimdilerde Suriye’de yaşanan iç çatışmalarda Türkiye’nin rolü, Hatay’daki mülteci kampları ve eylemler, ambulanslarda taşınan mühimmat haberleri yazılıp çiziliyor. Sanki Suriye en iyi dostumuzmuş da biz ona ihanet ediyormuşuz izlenimi yaratılıyor ve bunun sebebi olarak da iktidardaki AKP hedef gösteriliyor.
Bakın, ben AKP’li değilim ama sormadan da edemiyorum; “Peki, AKP’den önce Suriye ile her şey yolunda mıydı?”

Madem hatırlamakta zorlanıyorsunuz izninizle hafızaları biraz tazeleyeyim.
Bütün hikâye 1939’da Hatay’ın Türkiye’ye ilhakı ile başladı. Suriye bir türlü kabullenemediği bu gerçeği, haritalarında Hatay’ı hala kendi sınırları içerisinde göstererek devam ediyor. Peşi sıra 1940’da Baas ideolojisi gene Suriye’de doğdu. (1) İç çekişmeler ve iktidar kavgaları neticesinde 1963 darbesiyle Baas bir rejim olarak Suriye’de resmileşti. 1970’de de sessiz, ikinci bir darbeyle Hafız Esed’la tanıştık ve Esed Hanedanlığı doğdu. 2000’de Hafız Esed ölünce aynı politikaları sürdüren oğlu Başşar Esad iktidar koltuğuna oturdu.

Hatay’ın Türkiye’ye ihlakı ve Bass Rejiminin “Sosyalist” yapısı örtüşünce Suriye ile yıldızımız hiç bir zaman barışmadı. Birbirine politika olarak zıt, komşu iki ülke düşünün. Biri diğerinin kendisinden güçlü olmasını kabul edebilir mi? Üzerine 1974 Kıbrıs Harekâtı eklenince Batısında oluşan yeni Türk Devletinin varlığı jeopolitik olarak Suriye’yi iyice çembere aldı. Türkiye’nin İsrail ile yakınlaşması ise yemeğe tatsız bir baharat serpti.
Abdullah Öcalan’ın 1979’da Türkiye’den kaçıp sığındığı altı harfli ülkenin baş harfi “S”. Kendisine Bekaa Vadisinde her türlü olanağı sunan ve 19 sene besleyen, adeta koynunu açan ülke ile aynı.
Bilemediniz, bu ülke Somali değil.
Abdullah Öcalan’ın Şam’da geçirdiği, havuzlu, sefalı, hatunu bol günlerinin mutluluk dolu resimleri gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlandı. (2)

Öcalan’ın yakalandıktan sonra 1999’daki duruşmada verdiği ifadelerini de hatırlayalım (3);
………………….

Mahkeme Başkanı M. Turgut Okyay: Suriye hükümeti, Kürtlerin PKK'ya katılması için askere alma bürosu kurmuş, bu doğru mu?

Öcalan: Suriyeli Kürtlerin genellikle Türkiye'den gelmiş ve aynı özelliklere sahip akrabaları vardı. Bu temelde katılıyorlar. Bundan Suriye Devleti'nin bilgisi vardır. Ancak askere alma gibi özel büro konusuna rastlamadım.

 ………………….

Bir müdahil avukat: PKK'nın 3. Kongresi'nde, 'En kısa zamanda asker sayımızı 10 binden 50 bine çıkartacağız' dediniz. Sizi besleyen gelir kaynakları nelerdir?

Öcalan: Bu konuda Avrupa'da bağış adı altında destek vardı. Zorlama olmaması konusunda uyarıda bulundum. Zorla alındığı yerler vardır. Suriye halkından destek gördük.

 Bitmedi…

Türkiye 1983’de Suriye’ye ASALA’ya desteği kesmesi için nota vermedi. Bunu da ben uyduruyorum.

Ayrıca 1980’den önce Suriye, Türkiye’deki her türlü sol terör örgütü de desteklemedi.
Yani aklımı yitireceğim.

PKK’nın katlettiği binlerce askerimizin, polisimizin ve sivilimizin akıbetinden hiç mi Suriye sorumlu değil?

3 ay önce uçağımız malum ülke tarafından düşürülmedi mi?

(Bu yazı kaleme alındıktan bir ay sonra Suriye tarafından atılan bir top mermisiyle Akçakale ilçesinde 2'si kadın, 3'ü çocuk 5 kişi öldürülmüş, 10'dan fazla kişi yaralanmıştır.) 
Sanılmasın savaş borazanlığı yapıyorum. Ama dostumuzla düşmanımızı da iyi ayırt etmemiz gerektiği inancındayım. Bu saatten sonra Suriye bize karşı PKK kartını açsa ne olur açmasa ne olur? (4) Yani sosyalist olduğu için mi bazı sözde aydınlarımız tarafından Baas Rejimi hala destekleniyor? Yoksa modaya uyarak sırf AKP’ye muhalif gözükmek mi amaç?

Dananın kuyruğu yakında kopacak. 6 Kasım'daki ABD seçimlerinde büyük ihtimalle Obama tekrar galip çıkacak ve akabinde bir ay sindirme süresi veriyorum. Bunun bir işareti de ABD Genel Kurmay Başkanının son Türkiye ziyareti. Sonuç; yeni yıla yeni bir Suriye ile gireceğiz.
Toparlamak gerekirse asıl Suriye’deki faşizan Baas Rejimi ve 30 yıldır iktidardaki Esed Hanedanlığı en kısa sürede devrilmeli ve halkı özgürlüğe kavuşmalıdır. Oradaki insanlar bunun için mücadele ediyor ve her gün can veriyorlar. Tarihimizde hiçbir zaman dostumuz olmamış bir ülke ve iktidara da durduk yerde destek vermemiz, ülke olarak, bizden beklenmemelidir.

Geçmişi unutanlar onu tekrar yaşamaya mahkûmdur.
www.cancavusoglu.info

1. Bass, Arapça’da “Yeniden Diriliş” anlamına gelir. Ortadoğu’da tek bir Arap devleti kurulmasını hedefleyen sosyalist düşünce sistemidir. Özellikle Irak, Saddam Hüseyin döneminden Bass Rejimi ile yönetilmiştir. Halen bu rejimin iktidarda olduğu tek ülke ise Başşar Esed yönetimindeki Suriye’dir. (5N1K)


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder