Söyle senden başka kimim var benim?
Aramızdaki o derin, samimi ve içten bağı düşünüyorum da, ne zaman
eklemişim? Bu kimdir? İnan, umurumda değil. Yazılanlara şöyle bir göz atar, bilirsin,
genelde okumadan geçerim. Ama en çok da canım sıkıldığında yanımdasın. Her
satırında gizli kalmış hayallerim gün yüzüne çıkar. Aslında bunu bir beyin meditasyonu
olarak düşünebilirsin. Ulaşmak istediğim yer ise; yalın, kütlesiz, kokusuz,
sessiz bir hiçlik alanı. Şimdi, izin verirsen, hiçliğimin kapı aralığından ekranıma
sızan LED ışığı eşliğinde seni bazı özel misafirlerimle tanıştırmak istiyorum.
(Yani okuyucuyla)
erol köse @drerolkose Bombayi patlatıyorum !!
Karmaşık ve rahatsız kişiliğini abartılı eylemlere dönüştürme başarısı göstererek
bundan nemalanan nadir şahsiyet. Yeter ki tanınmış olsun, şarkıcı, sosyete, önüne
kim gelirse kirli çamaşırlarını elleriyle çitiliyor. Aslında yaptığı sadece
ayıpları ifşa etmek değil; böylece onları yıkıyor, temizliyor, güzelce katlıyor
ve kaldırıyor. Bu yönünden dolayı kendisine medyanın sadık bir hizmetçisi diyebilirsin.
Evindeyken ise yüzüne sakız gibi yapışan paranoyaları arasında ilaçlarını yutup
boş duvarlara bakıyor. İşte, bu da onun gerçek hiçliği. Nihat, benden daha
popüler. Cicişler, ara sıra alttan parmaklıyor. Mide bulantıları üzerine kurulu
imajım sallantıda. Yarın öğle arasında kesin birinden dayak yiyeceğim,
hissediyorum. Acaba koruma tutsam mı? Kaç tane? Hiçliğinin bombaları, bulanık
midesinde her gün böyle “güm güm” patlıyor.
Nihat Doğan @NihatDogan_ND
2 şey var ama hangisi bilemiyorum :)))
Bu Nihat’ın kafasına bir
türlü gidemiyorum, inan çok zor. Hadi bir kez daha deneyelim. Nihat, evinin
salonundaki koltuğa kurulmuş panpalarından gelen eski twit’leri okumakta çünkü
son 10 gündür saçma sapan bir kelam etmediği üzere ilginin Erol Köse’ye
kaydığından endişeli. “Leyn, Teknik Direktör bile olduk, millete yaranamadık”. Bir
ara eliyle parmak aralarını karıştırıp burnuna götürüyor, ondaki ilhamın asıl
kaynağı işte bu şarabımsı-sirkemsi, kesif ayak kokusu. Yüzünde oluşan
gülümsemeyle anlamsız bir aforizma eşliğinde hayranlarına sesleniyor. İki
bilinmez ve bir hiçlik ve dört kişilik arasında kalmış ben kimim? Bilemiyorum.
Bilemiyorsun. Bilemiyorlar. Bilin leeeeeyn? Hadi kodum…
alp aslan @herolion84
nargile mi içsek acaba?
Alp’i tanımıyorum ama bu
twit’inden aslında en az benim kadar canının sıkkın olduğu aşikâr. Kalabalık
bir kafede köşeye sıkışmış, tek başına etrafı kesmekte. Yarım saatte bir çay
istemeyince kovulacağını adı gibi biliyor. Devamlı cep telefonunu, saatini
kontrol ederek yan masalara sanki birini bekliyormuş sinyali çakmakta ama ben
kül yutmam. Sen yalnız bir adamsın Alp. O da ne? Sanki beni duydu, Alp yavaşça kalkıyor
ve şu diğer uçta oturan tavlaya dalmış iki kafadarın yanına yaklaşarak kendini nazikçe
takdim ediyor. Oyunu bilmediğini (yalan tabi) ama seyrederek öğrenebilecek
kadar zeki olduğunu ima ederek ortaya en pahalısından, torpilli bir nargile
ısmarlıyor. “Abi, hep-yek geldi, di mi?”. Üzerinden 15 dakika geçmiyor,
masadakiler Alp’e girişiyor. Yara bere içerisinde kalan Alp, kendini eve zor
atıyor. Şimdi isteksizce aynaya bakmakta; “Her şeyi gene Hiç ettin be Alp!”. (lütfen
“H”yi “P”ile yer değiştirin).
İbrahim Melih Gökçek @06melihgokcek
ŞU ANDA YAYINDAYIZ.:)
Bir an için Melih Gökçek’i Sincan’ın Çomak Deresindeki taş köprüde yayın tutarken
hayal ediyorum. Yanında şakşakçıları ağam, paşam takılıyor. Hava buz gibi,
oltalar çamurlu dereye salınmış, henüz tık yok. Arkada mangallar tütüyor, balık
olmaması ihtimaline karşı löp gibi somonlar önceden terbiyelenmiş, yan yana dizilmişler.
Özel şoförü Hüso baş kebapçı rolü üstlenmiş, işine karışan diğer şoförleri elinin
tersiyle kışlıyor. Gökçek’in canı bir sıkkın pir sıkkın, benzer hiçliklere
dalıyor; “Bu Çomak Deresini önce ıslah etsek de içine kolum kadar yayınları
salsak da, vatandaş nasiplense, ha? Fena mı olur? Hava ne soğuk be kardeşim! Yetmedi,
bir süre sonra balık tutma ruhsatı çıkarsak da kişi başı yılda 60-80TL çaksak
da, eşe dosta iş çıkar, ha?”. Sonra oltasında hissettiği (aslında öyle sandığı)
balığın dürtmesiyle tam bu hiçliğinden kopacakken berisinden gelen sesi işitiyor;
“Başganım, RiTE’nin özel kalemi hatta, onlar da yayındaymış, gelsin diyor”.
lubunik @lubunik
Öfffff…. Aklıbaşında olmak istemiyorum. Haystir öte bayıl ya.
Lubunik? Herhalde bu lubunya’dan
türetilmiş bir kelime olmalı. Minik lubunya gibi bir şey. Aklıma hemen bamya
geliyor, ne kadar da çok severim, etlisini, zeytinyağlısını. Lubunik de öyle düşünmüş
olacak ki kırmızı önlüğünü takmış, şıkır şıkırdım mutfakta bamya ayıklıyor.
Çünkü akşama misafiri var ve çünkü o bol acılı ve ekşili, tavuklu bamya
yemeğine bayılıyor. Kıbrıs’ta tavuklu bamya yemeği yaparlar, arkadaşından
öğrenmişti. Kıbrıs’ta ayrıca tavuğa “bulli” derler ama bunun konumuzla alakası
yok… Neyse efendim, Lubunik bamyanın arka kısmını ayıklarken cep telefonuna bir
mesaj geldiğini duyuyor, “Canım benim, bu akşam gelemeyeceğim, hanım bizim
durumu çakmış olabilir, bir süre haberleşmeyelim”. Lubunik pert, bamya sakin,
randevu iptal, içindeki ses ona totosuyla gülerek tüm bamyaları çöpe atmasını
söylüyor.
Barbaros Şansal @barbarossansal
Açıkgri parlak kumaş takımelbisenin altına çocukkakası rengi deriaykkabı
giyen erkeklerin %92sinin pedofilik olduğunun anlaşılması korkunç!
Bu söylem, bende adeta
Barbaros’un karanlık ruhunun twitter’a yansıması gibi bir durum çağrıştırıyor. Özetle,
birbiri içine geçmiş iki farklı kişilik düşünün. İlkinde Barbaros, hipnoz
altında derin bir uyku halinde, ikincisinde ise bu uykusunda garip bir rüya
görüyor. Göz kapaklarına dikkat; korkuyla dans ediyorlar... Tabi rüyasında çocukluğuna
dönüyor, evden bir hafta çıkmama cezası almış. Pencereden baktığında yukarıda
bahsettiği gibi giyinmiş bir adamın parkta oynayan diğer çocuklara elle
sarkıntılık yaptığını görüyor. Barbaros, aslında kendi hiçliğinde bu adamı
tanıyor ama bir türlü ona ulaşamıyor. Hemen geriye sardığımızda ise önce
rüyasından korkuyla uyanıyor sonra da hemen birincil hipnozundan çıkıyor. Peşi
sıra manasız bir takım istatistikler üreterek bu saçma twit’i sallama ihtiyacı
duyuyor. Eğer bizler, bahsi geçen adamı gerçekten tanıyor olsaydık Barbaros’un
hiçliğine de yaklaşmış olacaktık.
Bagimli-Kitap @BagimliKitap
yan komşum gözlük dükkanı Obama şerefine yemek ısmarladı, yarın sıra bende
:-)
Bu kişi şahsen kendim olduğu için en baştan beri sıkı takipçisiyim.
Düşünüyorum da aslında ruh hali öyle çok da karmaşık değil. Özetle; aslında
yemek ısmarlamak istemiyor. Zaten ertesi gün olunca oralı bile olmayacak… Diğer
yandan okuyanların onun hem Obama’yı tuttuğunu hem de bonkör olduğunu
sanmalarını istiyor. Obama kısmı doğru da diğeri sanırım biraz atmasyon olmuş.
Bir de kendisi sanki biraz yüzsüz biri, sebebi ise twit’in sonuna koyduğu
anlamsız “:-)” hareketi. Bu haliyle keşke bir aynaya baksaydı. Sırıtsa kendini
kendine sevdiremiyor, somurtsa başkalarına. Yazıyor, düşünüyor, siliyor,
düzeltiyor, baştan yazıyor, bir türlü olmuyor. Zor bir hiçlikte, her gün
çırpınıyor.
ceylan demir @ceylandemir1
@ahmethc nasıl bir ruh haline sahipsin çözemedim gitti :) kafam çok karışık
bu aralar, ikimizin de tatile ihtiyacı var:)
Ceylan teyze, 50’sine
merdiven dayamış, şarabın da verdiği cesaretle kendini ucu Ahmet Hakan’a doğru uzanan
kadınsı ve karmaşık triplerde buluyor... Ama tavrından belli, bugün kendisi açısından
çok zor geçmiş, evden dışarı adım atamadığından planladığı hiçbir şeyi, her
zaman olduğu gibi gene gerçekleştirememiş. Ceylan, o kadar yalnız ki sanki size
bahsetmek istediğim bendeki hiçliğe en yakın kişi gibi duruyor. Ayrıca belki bu
yazımı okur ve en azından sohbet edebileceğimizi anlayabilir düşüncesiyle benim
de üşenmeden Ahmet Hakan’a şu twit’i atmama sebep oluyor. @BagimliKitap @ahmethc
@ceylandemir1 Aaaaa kankişler, bensiz tatil planları falan, ne iş? Size hiç
yakıştıramadım, hayatta olmaz, bensiz asla, mucuuuuks… Bu, öptüm demek, aloş.
Evet, sayın okur, hiçliklere
kapılmış giden yazımı buraya kadar okuduysanız öncelikle sabırlısınız demektir.
Teşekkürler. Sabırlı olmanız (merak etmeniz) ise aslında beraberinde
beğendiğiniz anlamına gelir (gelebilir). Şimdi ise sizden beni karşınızda
otururken hayal etmenizi istiyorum. Yüzümde hınzır bir J ile
sağ işaret parmağımla size yukarıyı gösteriyorum; “BEĞEN/LIKE”. Böylece hem
motivasyonuma hem de meditasyonuma katkı sağlamış olacaksınız.
Sevgilerimle.
www.cancavusoglu.info