Peki, ne hissettiniz?
Hepimiz hayatımızda en az bir kere ihanete uğramışızdır. Bu ihanet bize
sevdiğimiz kişiden, eşimizden veya bir aile bireyinden hatta çocukluk, okul, iş
arkadaşımızdan, belki de masum yan komşudan gelmiştir. Hainlik adeta bize
insanlığın bir armağanı gibidir. Çünkü genlerimize işlemiştir. Yaşanılan
ihanetin en önemli sebeplerinden biri ise hiç kuşkusuz kıskançlıktır. Diğer
sebepler arsında güç, ihtiras, para ve üne kavuşmayı sayabiliriz.
Tarihin bize öğrettiği kimseye güvenmemektir. Ama bu duyguyla yaşamayı
genelde beceremeyiz. Bir seçim yapmamız gerekir; ya insanlara güveneceğiz ve
ihanete uğrayacağız ya da ihanete uğrama korkusuyla bir ömür geçireceğiz. Her iki
şekilde de hayat devam eder. Ama ihanet çoğu zaman bizi öldürmese de ihanete
uğrama korkusu, işte o süründürecektir.
Aşağıda yer alan, tarihteki gelmiş geçmiş en ünlü hainleri okuduğunuzda
belki kendi uğradığınız ihanetleri ve size yaşattığı duyguları bir kez daha
düşünürsünüz.
Yehuda (Judas Iscariot)
İsa’ya 30 gümüş karşılığında ihanet eden 12 Havarisinden biridir. O
günlerde İsa, gerçek kimliğini saklayarak Romalılardan korunmaya çalışmaktadır.
Yehuda’nın yapmış olduğu anlaşmaya göre kalabalık içerisinde İsa’yı öperek kim
olduğunu deşifre eder. Bu öpücük günümüzde “Judas Kiss - Yehuda Öpücüğü” olarak
anılır ve adeta tüm ihanetlerin atasını simgeler. Sonucunda İsa çarmığa
gerilerek idam edilir, Yehuda ise kısa süre sonra yaşadığı vicdan azabından
ölür.
Brütüs (Marcus Brutus)
Roma İmparatoru Julius Sezar’ın yeğenidir. Sezar, diktatörlüğü süresince
ülke dışından olduğu kadar ülke içinden de pek çok düşman edinmiştir. Brütüs, o
gün Roma Senatosunda Sezar’ı öldüren senatörlerin arasında yer alır ve Sezar’ın
ölmeden önce kendisine söylediği son sözleriyle tarihe geçer;
“Et tu, Brutus?”, “Sen de mi Brütüs?”.
Dona Marina (La Malinche)
Aztek bir ailede doğan Marina, Maya diyalektini öğrendikten sonra bir köle
olarak satılmış ve yeni sahiplerinden İspanyolca’yı da öğrenmiştir. Aztek
İmparatorluğunun 1521’de yıkılmasında ve Orta/Güney Amerika’nın
İspanyollaşmasında, Hernan Cortes’e tercüman ve bir sevgili olarak, önemli rol
oynamıştır. Cortes’den ayrıca bir erkek çocuğu olmuştur. Meksika’da günümüzde
“Malinchista” kelimesi hala “Hain” anlamında kullanılmaktadır.
Sadrazam Davut Paşa
Osmanlı Padişahlarından İkinci Osman’ın (Genç Osman) öldürülme emrini veren
sadrazamdır. 1622’de İkinci Osman, Kapıkulu Ocaklarını kaldırarak Anadolu,
Suriye ve Mısır Türklerinden oluşan ve sadece askerlikle uğraşan yeni bir ordu
yapılandırmak istiyordu. Buna karşı ayaklanan Yeniçeri ve Sipahilerin
baskılarıyla önce tahttan indirildi, daha sonra da Yedikule zindanlarında
boğulmak suretiyle öldürüldü.
Benedict Arnold
1741 tarihinde Connecticut, ABD’de doğmuştur. Amerika’nın bağımsızlık
savaşında ülkenin kahramanı olarak nitelendirilen bir generaldir. Komutası
altındaki West Point Kalesinin (günümüzde New York şehri) İngilizler tarafından
gizlice ele geçirilmesini için 20.000 pound karşılığında anlaşmış ama planı başarısız
olunca İngiltere’ye kaçmıştır. Kendi ülkesine olan ihaneti İngilizler tarafından
da iyi karşılanmamış ve sonucunda fakirlik içerisinde, Kanada’da ölmüştür.
Mir Jafar (Mir Muhammed
Jafar Ali Khan Bahadaur)
1757’de İngilizlere karşı Plassay Savaşında Siraj-ud-Daula’nın ordusunda
görevliyken saf değiştirerek beraberindekilerle İngilizlerin yanında yer almış
ve Hindistan’ın 200 yıl sürecek esaretinde önemli rol oynamıştır. Kendisine
daha sonra Bengal Krallığı verilmiştir.
Vidkun Quisling
Norveçli general ve politikacıdır. 1933 yılında Halkın Birliği Partisini
kurmuştur. Hitler Almanya’sının Norveç’i işgali sırasında ülkenin bütün askeri
bilgileri sızdırmış ve sonrasında yeni kurulan sözde hükümetin Başbakanı olarak
atanmıştır. Norveç’in bağımsızlığa kavuşmasından sonra yakalanıp 1945’de idam
edilmiştir.
Wang Jingwei (Wang Zhaoming)
Çin tarihindeki en büyük hainlerden biridir. Japonya’da eğitim görmüştür.
Japonya’nın 1937’de Nanjing şehrini işgalinde önemli bilgileri paylaşarak binlerce
Çinlinin katledilmesinde rol oynamıştır. Japonya’nın himayesinde Nanjing’de
kurulan kukla hükümetin Başbakanı olarak görev yapmıştır. Nanjing’in Japon
istilasından kurtuluşundan önce ölmüştür.
Harold Cole (Paul Cole)
İkinci Dünya Savaşının sonuna kadar İngiliz Gizli Servisinde çalışmasına rağmen
esir düştükten sonra Fransız direniş gruplarının kaçış yollarını Almanlara
vererek pek çok Fransız’ın ölümüne sebep olmuştur. Savaşın bitmesinin ardından
yakalanması için büyük bir insan avı başlatılmış, 1946’da Fransa’da bir barın
alt katında saklanırken vurularak öldürülmüştür. İngiliz yakın tarihinin en
önemli hainidir.
Ve İnsan
Dünya tarihine bir bütün olarak baktığımızda insanoğlunun kendisine ve doğaya
yaptığı ihanetlerin sonu hiç gelmeyecek gibidir. Mark Twain’in “köpeğinizi ne
kadar aç bırakırsanız bırakın elinizi asla ısırmaz”, sözünde olduğu gibi
açgözlülük ve hırs, özellikle ihanet kavramı göz önünde bulundurulduğunda insanı
maalesef bir hayvandan bile düşük konuma getirmektedir. Günümüz dünyası kendi
çıkarları için herşeyi göze almış, yoz ve ahlaksız insanlarla doludur. Bundan
dolayıdır ki her yozlaşmış birey, içinde yaşadığı topluma olduğu kadar
insanlığın bütününe karşı da büyük bir ihanet içerisindedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder