28 Haziran 2013 Cuma

GEZİ PARKI DİRENİŞİNDE VERİLEMEYEN MESAJ

penguen01Başbakanımız ‘mesaj alınmıştır’ buyurdular...

Tam bir siyasetçi jargonu, bir Kasımpaşalı ağzıyla.

Sonrasında çıkıp kimse de alınan bu mesajın ne olduğunu sorma zahmetinde bulunmadı, bulunamadı. Bu durumda da karşımıza çok seçenekli bir politika sorusu çıkıverdi.

Sizce Başbakan hangi mesajı aldı?
  • Gezi Parkı yıkılmayacak ve yerine de AVM, Topçu Kışlası vs. yapılmayacak.
  • Gösterilerde bundan sonra orantısız güç, biber gazı ve plastik mermi kullanılmayacak.
  • Farkında olmadan elimdeki güçle diktatörlüğe doğru gidiyorum, hatta öyle.
  • Delirmek üzereyim. Bir Başbakan olarak daha sakin olmam lazım.
  • Bana oy vermeyen seçmenler için bunca yıl neler yaptığımı tekrar sorgulamalıyım.
  • Galiba benim özgürlük, gelişmişlik tanımımla toplumun tanımı birbirinden çok farklı.
  • Türkiye’yi 20 sene sonra yönetecek bu gençlerle iletişim kurmakta sorunlar yaşıyorum.
  • Dünya değişti, Türkiye değişti, ben ve partim yerimizde sayıyoruz, kısaca tren ilerlemiyor.
  • Hepsi.
  • Bir kısmı. (Tahmin ettiğiniz seçenekleri işaretleyiniz)
  • Hiçbiri.
Benim yanıtım ‘Hiçbiri’.

Çünkü çıkıp bir kere bile 4 kişinin öldürülmesinden, onlarca kişinin gözlerini kaybetmesinden (düşünsenize; bu kişiler ileride diğer gözlerini de kaybederlerse tamamıyla kör olacaklar), binlerce yaralıdan ve bu hale düşmelerine yol açan orantısız güçten, vahşilik ve gaddarlıktan bahsetmedi. ‘Ey halkım, içim kan ağlıyor’ diyemedi. Onun yerine faiz lobisini suçladı, tartaklanan türbanlılarla duygu sömürüsü yaptı, camide içmişler diyerek bir kez daha dini siyasete alet etti. Şakşakçıları da hemen arkasından piyasanın ve devletin ne kadar zarara uğradığından dem vurdular.

Çünkü direnişle dalga geçti... Nasıl mı yaptı bunu? Necati Şaşmaz ve Hülya Avşar’la fikir teatisinde bulunarak direnişin yüzüne zekice bir tokat attı. Böylece yaşananları ve ileride yaşanması muhtemel eylemleri kale bile almadığının altını fosforlu kalemle çizdi. Toplum ise karşılığında Necati Şaşmaz’ı ve Avşar kızını yerin dibine sokmayı tercih etti. Belki yenilen tokadın acısını böyle çıkarmaya çalıştılar.

Çünkü ikinci nesil akillerle yaptığı görüşmede de bastı kalayı, geçti... Temsilcilere bağırdı, üstlerine yürüdü, tehditler savurdu ve toplantıyı terk eyledi. Asabi, kibirli, korkusuz ve güçlü Başbakanı oynamaya devam etti. Toplum önünde yerleşmiş olan imajını 11 sene sonra kimseye yediremezdi.

Çünkü direnişe karşı gövde gösterisi niteliğinde iki miting düzenledi. Evlerinde zor tuttuğuna inandığı o insanlar karşısında doğrularını savunmak durumunda kaldı. En iyi bildiği din-siyaset-mazlum üçgeninde konuştukça konuştu. Çünkü onca yapılan hakarete, karikatüre, alaya alınmaya, anti-slogana karşı sinirleri iyice gerilmiş, her şeyden önemlisi enerjisi tükenmişti. Sarsılan siyasi duruşunu, çatırdayan inşaatını yeniden güçlendirmeli, kendini bir kez daha iyi hissetmeliydi.

Gelinen noktada direnişin en büyük başarısızlığı, bir veya birkaç yeni lider çıkaramamış olmasında yatıyor. Size hak veriyorum, bu direniş daha ilk günden bağımsızdı, özgürlük için apolitik bir haykırıştı.

Ama her kitlesel eylemde olduğu gibi kalabalıkları yönlendirecek, peşinden sürükleyecek ve kolayca organize edecek karizmatik bir liderin varlığı eylemin sürekliliği ve kalıcılığı için önemlidir. İstanbul’u Ankara’ya bağlayan, İzmir’i Adana ile koordine eden bir ekip, bir oluşum ve liderinden bahsediyorum.

Taksim Dayanışması bu noktada maalesef yetersiz kaldı. Aradaki boşluğu yazarlar, sanatçılar doldurmaya çalıştı. Çarşı bir ucundan, RedHack diğer ucundan tuttu. O parti girdi, bu parti çıktı. Bunların hepsi zaten toplumca tanınmış kişilerdi. Benim tarif etmek istediğim lider tipi ise daha önce hiç adı, sanı duyulmamış, genç, apolitik, karizmatik, yepyeni bir isim olmalıydı. Bu direnişle Türkiye yeni liderlerini tanımalıydı. Geleceğin liderleri... Ama olmadı.

Başbakan da bu kimsesizliği, lidersizliği ve organizasyon eksikliğini, özetle direnişin aşil tendonunu çok iyi gördü. Önce olayları zamana yaydı, bu amaçla ülke dışına gitti (1. hafta), sonra diğer devlet büyükleri yavaş yavaş söylemleriyle devreye girmeye başladılar (2. hafta), başta öfke dolu haykırış ve isyan yerini zamanla eğlencelere, sergilere, piyano resitallerine, pikniklere bıraktı (3. hafta).

Ve son darbe geldi (4.hafta).

Taksim Gezi Parkı Direnişi 11 yıllık AKP hegemonyasına karşı başkaldırı, bir milattır. Bundan sonra da yapılacak gösteriler ve yeni direnişlerle AKP hükümeti, sürekli imaj ve oy  kaybetmeye devam edecektir. Çünkü artık cin lambadan çıkmış, özgür kalan cin, halkı çarpmıştır. Önemli olan ise bu süreçte Türkiye’nin genç ve yeni liderleriyle tanışmasıdır.

Unutmayın, Şimal Yıldızı karanlık ve puslu havalarda tek başına parlamayı sever.

1 yorum:

  1. Kisisel is baslatmak için bir kredi gerekiyor ?.
    faturanizi ödemek için bir kredi gerekiyor mu?

    Simdi kredi.teklif@gmail.com bize hemen kredi transferi ile devam etkinlestirmek için: Eger ilgileniyorsaniz lütfen bu e-postayi basvurun. Ayrica bu e-postaya burada bize ulasabilirsiniz: (finance_institute2015@outlook.com) Eger ilgileniyorsaniz dolgu ve bu bilgileri dönerseniz biz,% 2 faizle kredi veriyor.

    YanıtlaSil