27 Ocak 2013 Pazar

DİYANET İŞLERİ'NİN WEB SAYFASINDA GARİP ŞEYLER OLUYOR!..


Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sitesine sakın ola, düşmeyin! Neden mi? Anlatayım.

Gerçi iki aylık bir haber ama ancak şimdilerde doğru bilgiye ulaşabildiğim için konuya tekrar değinmekte fayda gördüm. Asıl olay, Bodrum Yalıkavak eşrafından bir şahsın cenaze namazında gerçekleşiyor. Tam da cenaze namazı kılınırken, kendisine borcu olduğunu iddia eden diğer bir şahıs yüksek sesle hakkını helal etmediğini beyan ederek; “İtirazım var, merhumu iyi bilmem” sözüyle bir anda Türkiye’nin gündemine oturuyor. Aslında bunun Türkiye’de bir ilk olduğunu zannetmiyorum ama videoya kaydedilmesi, TV’lerde yayınlanması ve içinde barındırdığı trajikomedi sayesinde benim bile dikkatimi çekmeye yetiyor.

Haber videosunu yukarıda izleyebilirsiniz.

Sonrasında helalleşmeyen şahıs tartaklanıyor, ölüm tehditleri alıyor; o da savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Karşı taraf da bu rencide edici davranıştan dolayı kendisine suç duyurusunda bulunuyor. Her iki taraf savcıya ifade veriyor. Derken bu hengâmeye Samsun Müftüsü müdahil oluyor, “Kişiye, hakkını helal etmesi konusunda baskı yapılamaz”, deyiveriyor.

Ben de olayın biraz daha derinine inerek Din İşleri Yüksek Kurulu’nun web sitesindeki “Soru Sor” kısmına tıklıyorum. Ve tabii çalışmıyor. Bu arada görüyorum ki Diyanet İşleri Başkanlığı web sitesi aynı zamanda vatandaşa meteoroloji hizmeti sunmaya başlamış. İllere göre hava durumu, hatta nedense Ay’ın bile o günkü şeklini öğrenebiliyorsunuz. Tam da, “Bu, acaba hangi sivri akıllının işi?” derken, “Vardır bir hikmeti” babında İstanbul’un havasına bakıveriyorum.

Sonra sorumu Diyanet İşleri Başkanımızın Özel Kaleminin e-mail adresine gönderiyorum. Üzerinden 3-4 gün geçiyor, tık yok. Aynı mektubu, aynı adrese tekrar yolluyorum. 4-5 gün daha geçiyor, gene tık yok. Asıl olayın üzerinden de böylece 15 gün geçmiş oluyor. Tam umudum tükenmişken artık son ihtimal, mektubu bu sefer de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın listesindeki, Müşavir, Kurul Üyesi, Doç. Dr. bilumum 60 adrese birden yolluyorum. Sonuna da; “Kusura bakmayın, kimseye ulaşamadım, lütfen bir cevap bekliyorum”, ekleyerek. Nitekim sesimi birileri duymuş olacak ki iki gün sonra bir e-mail alıyorum. Gönderilen takip numarasıyla sorum, cevaplanmak üzere sıraya alınmış, çok yoğun çalışıyorlarmış vs. Adım adım gerçeğe yaklaşıyorum... Bu arada web sitelerindeki bozuk kısmı tamir ettirerek vatandaşa (her ne kadar farkında olmasalar da) yardım etmenin mutluluğu içerisinde ikinci bir bekleme sürecine giriyorum.

On gün sonra cevap geliyor. Ama aradan geçen zaman zarfında asıl haber iyice eskiyor ve bu yazı da hiç çıkmama noktasına geliyor. Ben de arşivime, belki ileride bir benzeriyle karşılaşırsam, diyerek kaldırıyorum. Ta ki geçende çoktan cevaplanmış soruma ikinci bir cevap alana kadar. İki cevap arasında, bakış açısı olarak pek bir fark yok ama içerisinde ufak tefek ve bence önemli detaylar barındırıyor.

Soru: Dinimizde ölen birinin arkasından birilerinin hakkını helal etmemesinde (hısımları, alacaklıları olabilir) ve bunu cenaze namazında dile getirmesinde herhangi bir yasak var mıdır? Bu durumu içeren ayetler, hadisler nelerdir? Bir de konunun ahlaki boyutu nedir?

İlk cevap: Ölünün cenaze merasiminde, alacaklıların hakkını talep etmesi caizdir. Varislerin ölenin mirasından borçlarını ödemeleri (yani alacaklıların haklarını vermeleri) gerekir. Ölenin mirası olmasa bile varislerinin (yakınlarının) borcunu ödemeleri uygun olur. Zira Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz, (rivayet edildiğine göre) vefat eden kişinin borcunun olup olmadığını sorar, yakınlarından borcunu ödeyecek kimse yoksa "bu kardeşinizin borcunu ödeyebilecek kimse var mı?" diye sorar, ödeyecek kimse çıkmaması halinde kendisi borcunu üstlenir (öder) ve cenaze namazını kıldırırdı. Alacaklıların nezaket kuralları çerçevesinde alacaklarını (talep ettiklerini) cenaze yakınlarına bildirmelerinde bir sakınca yoktur. Borçlu tarafın rencide edilecek şekilde veya tartışmalara sebebiyet verecek tarzda konunun ileri boyutlara götürülmesi ve böylece huzursuzluğa sebebiyet verilmesi (ahlaki bakımdan) uygun olmaz.
 

Üç hafta sonra gelen ikinci cevap: Cenazede helalleşmenin asıl mantığı dünyaya ait maddi ve manevi borçların ödenmesini sağlamaktır. Dolayısıyla kişinin cenaze namazında ölen kişinin varislerinden borcunu tahsil etme cihetinde bir muamelede bulunup borcunu istemesinde ve almadıkça hakkını helal etmeyeceğini beyan etmesinde dini açıdan bir sorumluluk yoktur.

Ancak takdir edersiniz ki, cenaze namazlarında ortamın bir hassasiyeti söz konusudur. Bu durumda kişinin bu hakkını cenazede bağırarak ifade etmesi ve alacağını almadan hakkını helal etmeyeceğini yüksek sesle bildirmesi bir takım tatsızlıklara sebebiyet verebilir. Dolayısıyla kişinin haklarının ödenmesi talebini cenaze namazı ortamı dışında çocukları ya da mirasçılarına söylemesi daha uygun olur. Hatta kişinin alacağı yüklü bir miktar ise ve kişi alacağından feragat etmeyi düşünmüyorsa, varislerinin ödeme yapması konusunda da şüpheleri varsa, bu durumda söz konusu alacağını resmi olarak tescil ettirmesinde fayda vardır.

Verilen cevaplar üzerinden hareketle, Diyanet İşleri tarafından sunulan bu hizmet hakkında bazı saptamalarımı sizinle paylaşmak istiyorum.

İlki, cenaze namazı kılınan kişiye alacaklısının hakkını helal etmemesi ve bunu alenen beyan etmesinin dini açıdan bir sakıncası olmamakla birlikte işin ahlaki boyutunda sorunlar doğurması. Özetle, cesaret isteyen ve tamamıyla yapanın vicdanına kalmış bir eylem, aynı borcunu ödemeden göçüp giden kişinin borcunun vicdanında kalması gibi. Diğer yandan bu kişi de aslında alacağının üzerine böylece bir bardak su içmiş oluyor.

İkinci çıkarımımız ise bir sorunun cevaplanmasına rağmen hala Diyanet İşlerinin sisteminde cevaplanmamış olarak durması (kaydın kapatılmaması) ve aynı soruya cevap verilmeye devam edilmesi. Ya da, ikinci cevap ilkine nazaran daha derli toplu bir kalemden çıkmış gözüktüğüne göre, sonuçta cevaplayan ikinci kişi, birincinin cevabını aynı benim gibi beğenmemiş olacak ki tekrar cevaplama ihtiyacı duymuş.

Dördüncü ihtimal de internet üzerinden yönlendirilen sorularda madem bir yoğunluk yaşanıyor, belki de bazı çalışanlar yarı zamanlıdır ve verdikleri cevaplar üzerinden maaş aldıkları için sistemde hala cevaplanmamış gözüken sorular sayesinde tekrarlanan cevaplardan para kazanmaya devam ediyorlar. Soruyu soran vatandaş ise; “Bir cevap daha aldım, Diyanet İşlerimiz benimle ilgileniyor ve mükemmel çalışıyor”, diye düşünüyor.

Son çıkarımım ise istikametin aslında tam bir kargaşayı işaret ediyor olması. Önceki tespitimiz üzerine, Diyanet İşleri Başkanlığının “Soru sor” fonksiyonu zaten çalışmıyordu ve bu durum, ben hatırlatana kadar fark edilmedi.

Soruma, iki hafta çaresizlikten sonra 60 kişiye yönlendirince ancak bir cevap alabildim. Cevapların ardı arkası da kesilmiyor, kafamda konu hakkında yaklaşık bir fikir oluşsa da acaba üçüncü bir cevap alır mıyım? Derken, zaten konu ve haber de kendiliğinden eskimiş oluyor. Benim bu soruyu sormaktaki yegâne amacım, sonrasında yazacağım bir yazıyla sadece ama sadece toplumu doğru bilgilendirmekti.

Şimdi o yazı gitti, yerine bu yazı geldi.

Mamafih, benim bu konudan kendi hisseme bazı çıkarımlarım da olmadı değil. Ölümlü bir hayatı yaşadığımız konusunda her birimiz hemfikirizdir. Ha bugün ha yarın derken kaçınılmaz son, elbet bir gün bizim de kapımızı çalacak. Kum saatimiz, sessiz ve derinden akıp bitecek. Yaşadıklarımız kadar ölümümüz de unutulup yitecek. Olur ya hani alacaklılarım vardır, maddi ya da manevi, bana bizzat, şu anda müracaat etmenizi istiyorum. İçinizde kalmasın, gelin helalleşelim… Ama sonrasında cenazeme gelip sakın ola bir şaklabanlık yapmayın. Ne kendinizi, ne de beni ve ailemi rencide etmeyin.

Bu vesileyle bir de mesajım var; “Aman”, diyorum, “Lütfen, o malum günde beni ucundan sever görünen ama gerçekte hiç sevmeyen, görüntü vermek amacıyla ya da ayıp olmasın diye kimse cenazeme gelmesin”. Gelmeyin kardeşim… Kimi kandıracağınızı sanıyorsunuz ki? Çevrenizi mi? Yaratanı mı? Vallahi de billahi de buraya yazıyorum; “Geride bıraktığım dünyada ve sonrasında iki yakanızı bir araya getirtmem”.

www.cancavusoglu.info

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder