ODATV yazarlarından Hüseyin Vodinalı’nın 4 Ocak’da yayınlanmış
“Atlantik mal, Avrasya can derdinde” başlıklı bir analizini okudum. İçeriği
özetle; Türkiye-Suriye-İsrail üçgeninde ABD ve Rusya’nın olası jeopolitik
hamlelerini değerlendiriyor.
Vodinalı analizini, ABD’de yaşanan mali uçurum
neticesinde ekonominin kötüye gideceği, doların değer kaybedeceği ve sonucunda
bir 3. Dünya Savaşı olasılığı üzerinde duruyor. Yazının son kısmını size aynen
aktarıyorum:
“ABD’deki
(14,6 trilyon dolarlık borçlanma tavanının aşılması yüzünden) mali uçurum
paniği de sürüyor. Son dakikada Senato ve Kongrede onaylanan paket ile derin
bir nefes alan Obama yönetimi, ülkedeki en zengin yüzde 2’lik kesime ek vergi
getiren paket yüzünden epey bir baş ağrısı çekecek gibi görünüyor. Ülkede
yıllık geliri 450 bin doların üzerindeki Amerikalılara ek vergi yükü gelecek.
Ama bundan da vahimi, küresel bazda doların hakimiyetini giderek yitirecek
olması. ABD eskisi gibi güvenli liman olmaktan çıkıyor. Dolar hakimiyetini
askeri gücüyle sürdüren ABD’nin bundan böyle (dev bütçe ve dış açıklarıyla) bu
düzeni devam ettirebilmesi de zor görünüyor. Çin de doların sahneden yavaşça
çekilmesi için uzun soluklu bir ekonomik savaşı sürdürüyor. 2013 savaş tehdidi
ve ekonomik krizlerin atbaşı gittiği bir yıl olarak başladı. Bakalım bu savaş
ve kriz ortamında, 2012’de servetlerini 241 milyar dolar artıran dünyanın en
zengin ilk 100 kişisi, bu yıl ne kadar daha zengin olacak?”
Ben de ABD’de yaşanan bu ekonomik küçülmeye, mali uçurum
ve doların yeni değerine 2012’deki son yazımda değinmiştim. Metrosfer
vasıtasıyla bir kez daha hem Vodinalı’yı düzeltmek hem de okurlarımı doğru
bilgilendirmek adına kendisine aşağıdaki cevabı yazdım:
“Yazınızın özellikle son kısmı maalesef hatalı bilgidir. ABD'de
vergi toplama ayları Ocak ve Şubat olduğu için her sene bu dönemde mali uçuruma
girilir, ilk kez yaşanan ekonomik bir olay değildir. Sebebi ise vergilerini
ödeyen halkın Mart'a kadar harcama yapmaktan kaçınması ve dolayısıyla
ekonominin daralmasıdır. Obama'nın 2012'de tekrar seçilmesinin önemli
sebeplerinden biri zaten zenginleri daha fazla vergilendirerek bu seneki mali uçurum
sayesinde cari açığı yarıya (evet, tamamen yarıya) indirmek istemesidir. Bunu
da başarmıştır. ABD’deki mali yeni yapılanma sırf vergilerde artışla değil,
devlet harcamalarında, personel kesintilerinde ve askeri bütçede azalmayla
devam etmektedir. Buradan hareketle ABD'nin bir dünya savaşı istemediğini
anlayabilirsiniz. Ayrıca ABD Merkez Bankasının tarihinin en düşük kredilerini
sunmaya devam etmesiyle halk biraz daha rahatlatılmaya çalışılmaktadır.
Asıl önemli konu ise eğer bir ülkenin para birimi (dolar)
dünyanın finans ve ticaret birimi olarak da kullanılıyorsa ABD'deki ekonomik
küçülmenin ki en büyük tüketicidir, dünyaya yansımasıdır. 2013'de 1$'ın yeni
değerinin 1.7$ olması beklenmektedir, bu da Türkiye’de önemli bir devalüasyon
olacağının işaretidir. Yani sizin dediğinizin tam tersidir.
Bütün ekonomisi ABD'ye bağımlı başta Çin olmak üzere tüm
diğer ekonomiler artık ürünlerini eski fiyatlarla satamayacaklar, çünkü ABD
almayacak ve dolayısıyla fiyatlarını düşürmek zorunda kalacak, başka bir
deyişle ABD’deki tüketici 1$’a daha fazla ürün alır duruma geleceklerdir. İşin
ABD ayağında önemli bir sorun gözükmemektedir.
Son olarak da bünyesinde Apple, Microsoft, Motorola, Intel,
Boeing, Facebook, Google, Yahoo, Twitter, Instagram, McDonalds, Burger King, Nike,
Timberland, Levi’s, Calvin Klien, Tommy Hilfiger, Oakley, Coach, Victoria’s
Secret, Walmart, NBA, NFL, müzik ve eğlence sektörü, Hollywood, animasyon,
bilgisayar oyunları sektörü, Ford, Dodge, General Motors, Lincoln, sağlık ve
ilaç sektörü ve ARGE, Sigorta, Yatırım, Bankacılık, Telekomünikasyon, GPS ve
daha sayamadığım binlerce teknoloji ve marka barındıran bir ülkeye (toplam
pazar payı katrilyon dolarları geçer) kolay kolay bir şey olmaz. Saygılar.”
Asıl Türkiye’nin ekonomisine dikkat
Sayın Vodinalı’ya bu düzeltmeyi yazdıktan sonra biraz da
Türkiye ekonomisine değinmek istiyorum. Yani koskoca Türkiye’de, 2013’ün bir devalüasyon
yılı olacağını gören tek yazar ben miyim? Ya da bu konu biliniyor ama toplumla
paylaşılmıyor mu?
Burada üç suçlu görüyorum.
İlki, ülkemizde 10 yılda bir aralıksız gerçekleşen askeri
darbelerle siyasete ve Cumhuriyete verilen sözde ayarlar, sonucunda binlerce
kişinin hapsedilmesi, ölmesi ve ekonominin her seferinde 10-20 yıl daha geriye
gitmesidir. İkincisi, bir türlü bitirilemeyen PKK terörü ve kaybedilen başka
bir 30.000 candır. Son suçlu ise Türk işadamı ve girişimcisidir. Onların suçu ise
vizyon sahibi olmamaları, bencil davranıp devamlı kendi ceplerini doldurmaya
çalışmaları ve neticesinde ülkemiz adına bir dünya markası yaratmamaları veya
yaratamamalarıdır.
Benim gördüğüm tek dünya markamız ise, o da Ülker’in
iflasın eşiğinde satın aldığı, Godiva’dır. Godiva’nın zaten ABD pazarında
başarısı olsaydı başkasına satılmazdı. Bu arada kimse bana Mavi Jeans’in hayali
PR çalışmalarından ve New York'taki satış yerinden bahsetmesin. ABD’de bir yer
açacaksın ama pazara giremeyeceksin, bu semboliktir, reklam amaçlı bir
vitrindir. Zaten Mavi Jeans reklamını da sadece Türkiye’ye yapmıştır.
Aynaya “Enseyi karartma”, diyorum, olmuyor. “Gelecekten
umutlu ol”, diyorum, kendimi kandırmaktan öteye geçemiyorum. “Her şey rezalet,
gör işte”, diyorum, bunalıyor, depresyona giriyorum. En iyisi, sizinle
paylaşmak oluyor. Çözüm üretmenin ötesinde, rahatlıyorum.
Neyse, bari siz enseyi karartmayın. Hepinize dolu dolu
bir 2013 dilerim. Aman, “dolar”a dikkat.
www.cancavusoglu.info
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder