Burçlarla ilgilendiğim doğrudur ama sonuçta, ben ne bir astrolog ne de
kâhinim. Ama tanıştığım kişiye de sohbetin bir yerinde burcunu sormadan edemem.
Sanırım hoşuma giden içinde barındırdığı gizemdir. Buna rağmen kimi zaman burcunu
bilmeyen, burçlara inanmayan ya da bilip, umursamaz görünen kişilerle de tanışıklığım
olmuştur. “Aaaa, olur mu? Sen, böyle böyle şeylerden hoşlanıyorsun, değil mi?”
ile başlayan cümlelerim kısmen “Alakası yok” ile kesilebilir ama olsun. Aramızdaki
görünmez camı kaldırmaya çalıştığım bir araçtır. Aynı kan grupları gibi. Sen de
mi AB+ sin? Ne güzel, ikimiz de doğuştan şanslıyız desene. Hemen strateji
değiştirebilirim.
Bir keresinde burcunu sorduğum arkadaşımın bunu bilmediğini öğrenince çok
şaşırmış gibi yapıp “Nasıl olur? Kimliğindeki doğum tarihin nedir?” sorusuyla
Türkiye’de bir tane daha “01.01” çocuğu olduğunu keşfedip incelememi daha
derinlere kaydırmıştım. Sağ olsun, kendisi de bu konuda çekinmeden bana
yardımcı oluyordu. “Peki, hiç annene sordun mu? Hangi mevsimde doğmuşsun?” ile
seçenekleri azaltmaya çalışırken “Valla, dediklerine göre ekinler biçilirken
doğmuşum” cevabı sonrasında büyük bir ipucu yakalamanın mutluluğuyla teşhisimi
koymuştum; “Sen kesin Başaksın”.
Burçlara olan merakım böyle başladı ve zamanla araştırmalarımı ilerlettim. Şimdi
ise kendimi bu konuda hazır hissediyorum. Sözü daha fazla uzatmadan şahsıma
münhasır burç karakter analizleriyle karşınızdayım.
ASLAN (23 Temmuz – 22 Ağustos)
Sırf benim burcum olduğu için söylemiyorum ama özetle; en iyi burçtur.
Aslanlar işte böyle övünmeyi severler. Her şeyin en iyisini yapmaya çabalarlar.
Güvenilir, lider ruhlu olup, yönetmeyi ama aynı zamanda yönetilmeyi de isterler.
Hayatları boyunca kaçtıkları ama diğer yandan özledikleri bir disiplin mutlaka olmalıdır.
Paraya önem vermez, bolca harcarlar, eşe dosta devamlı bir şeyler ısmarladıkları
için hep borç içinde yüzerler. Ayrıca zamparadırlar.
BAŞAK (23 Ağustos – 22 Eylül)
“Bir insan bu kadar mı titiz olur?” diye sorasım gelir. Başak burcu insanı
için her şey düzenli, derli toplu ve temiz olmalıdır. Banyodan çıkmayı bilmezler.
Sanki yıkandıklarını unutup tekrar yıkanmak ister gibidirler. Eğer eşiniz Başak
ise ev temizliğini, bulaşıkları vs. ona bırakmanızı tavsiye ederim. Şık giyinmeyi
ve çevresinde şık insanlar olmasını isterler. Titiz ve detaycı olmaları
beraberinde iş hayatlarında başarı getirir. Tutumludurlar. Sert ve şiddetli tartışmalardan
hep kaçınırlar.
TERAZİ (23 Eylül – 22 Ekim)
Oldukça çalışkan ve zekidirler. Her ne kadar Terazi, doğasında dengeyi
temsil etse de aslında içinde bariz bir dengesizliği de barındırır. Sözleri ve
eylemleri birbirini tutmayabilir. Duygularını ifade etmekte zorlanırlar, bu da beraberinde
bir takım iletişim sorunları doğurur. Biraz pasaklı olurlar ve modadan pek
anlamazlar. Tek eşli kalmayı severler, bu yönleri dolayısıyla evlilik açısından
tercih edilebilirler. Bir kere küsmeye görsün uzun süre unutmazlar. Farklı ve
enteresan mizaçlı kişilerden hoşlanırlar.
AKREP (23 Ekim – 21 Kasım)
Hayat dolu, eğlenceli ve neşelidirler. Ben şahsen akreplerden pek çekinmem.
En azından size karşı açık sözlüdürler. Çerçevelerini baştan belli ederler. Ayrıca
herkesin inandığı gibi aşırı kıskanç olduklarını düşünmüyorum. Bir ilişkide
aranmak ve sorulmak kadar güzel şey var mıdır? Aktif ve enerji doludurlar,
takip etmekte zorlanabilirsiniz. Evet, bir miktar kindardırlar, kendilerine
yapılan haksızlığın hesabı ödense dahi nedense içleri hiç rahat etmez. Bu
hususa özellikle dikkatinizi çekerim.
YAY (22 Kasım – 21 Aralık)
Genelde fena değildirler. Hoş sohbet olup, ayrıca ev gezmesi, piknik gibi
etkinliklere bayılırlar. Pek fazla sağa sola bulaşmamaya özen gösterir ama
çaktırmadan da dedikoduya dayanamazlar. Bundan dolayıdır ki kendileri hakkında da
sıklıkla konuşulduğunu düşünürler. Paranoyaya en yatkın burçtur. Pek çok
ortamdan ve konudan sıklıkla nem kaparlar. İş ortamı, ev ortamı ve hastalıklar.
Biraz nazlıdırlar, üzerlerine düşmek gerekir. Kavgacı yönleri de mevcuttur.
OĞLAK (22 Aralık – 19 Ocak)
Çok sempatik olurlar ayrıca konuşkan ve girişkendirler. Aşırı çalışmaya
bayılır, kendilerini işyerinin demirbaşı gibi görürler. Kafaları hesap, kitap
işlerine çok yatkındır. Bundan dolayı ki inanılmaz cimri olurlar, size nasıl
anlatayım? “Üç kuruşun hesabını yapar” deyimi, Oğlak Burcu için söylenmiştir.
Ama bir anda delirip, çok rüküş bir ayakkabıya veya çantaya da astronomik
fiyatlar ödeyebilirler. Asla riske girmez, adımlarını hep sağlam atarlar. Dolayısıyla
hayatın kendilerine sunduğu sürprizlerden pek hoşlanmazlar. Ayrıca tek
eşlilikten yanadırlar.
KOVA (20 Ocak – 18 Şubat)
Acayip karizmadırlar. Sanatçı, yazar, müzisyen tayfası genelde bu burçtan
çıkar. Beyin kıvrımlarında saklanan karmaşık ve karanlık ruh halini dışa
vurmaktan çekinmez, buna uygun bir eş arar ama bulamazlar çünkü yoktur. Giyimi,
kuşamı ve sosyal ortamları severler. Arkadaş canlısıdırlar. İşlerini ona buna hissettirmeden
yaptırmaya bayılırlar. İş dünyasında da yönetici olarak bu özelliklerinden
dolayı oldukça hızlı yükselirler. Çalışanları ve yapılması gerekenleri iyi
organize ederler.
BALIK (19 Şubat – 20 Mart)
Adı üzerinde; Balık = Alık. “Balık hafızalı” tabirinde olduğu gibi oltaya çabuk
gelirler. Balık burcu insanının kalbini kırmak bunu yapan kişi için en bariz
aşağılık kompleksi belirtisidir. Balık burcuna daha fazla özgürlük tanınmalıdır
çünkü sevimlidir ve kimseye zararları yoktur. Şıp diye âşık olur, hemen evlilik
hayalleri kurmaya başlarlar. Kıyamam! Hayal kırıklığına uğrayınca da oturup hüngür
hüngür ağlarlar. Bir Balığı lütfen üzmeyelim aksine sahiplenelim. Çünkü buna en
çok ihtiyaç duyan burçtur.
KOÇ (21 Mart – 19 Nisan)
Baştan kötüsünü söylüyorum; Koçlar genelde gizli bencillerdir. Bunun
haricinde şık olup nezih ortamları tercih ederler. Koruyucu özellikleri ön
planda, sevdiği için kavga etmekten çekinmezler. Adı gibi Koç; insanlara
toslamaya bayılırlar. Onlar için bu bir güç sembolüdür. Gülmeyi, eğlenmeyi ve gezmeyi
severler. İş ortamında oldukça disiplinlidirler. Etrafındakilere sert ses
tonuyla komutlar verirken tek heceli emir cümleleri kullanırlar; yap, et, git,
gel gibi. Eğer katlanabilirseniz, Koç iyidir.
BOĞA (20 Nisan – 20 Mayıs)
Ah Boğa, ah. Her zaman mükemmelin ve özel olanın peşinde koşarlar. Bu
konuda inanılmaz seçicidirler ama diğer yandan her şeyi bir kere de olsa denemeyi
ihmal etmezler. Sosyal ortama ve midesine düşkün olduğu için geniş, kalabalık
sofralara, sazlı sözlü muhabbetlere bayılırlar. Sevdiklerini ne olursa olsun
hep sevmeye devam eder ve hayatlarından kolay kolay çıkmasına izin vermezler.
Sabırlı ve inatçıdırlar. Aynı Koçlarda olduğu gibi Boğa burcu üyeleri de kızdığında
kavga etmekten çekinmezler. Bundan dolayı hep bir Koç ile Boğa’nın kapışmasını
merak etmişimdir.
İKİZLER (21 Mayıs – 21 Haziran)
Alın size bir dengesizlik abidesi daha. Zaten iki tanedirler. Hangisiyle
tokalaşıp hangisiyle konuştuğunuzu fark edemeyebilirsiniz. Dikkat. Haliyle
böyle olunca da pek çok planı, daveti, yemeği elinizden geldiğince, sıklıkla teyit
etmeye çalışmanızda fayda görüyorum. Bu ruh halinin benim hoşuma giden yanı ise
spontane olmalarıdır. Örneğin; İkizlerle Taksim’de başlayan eğlenceli bir gecenin
sabahı, Bursa’da fırtınalı bir aşkla devam edebilir. Ayılınca ve ayrılınca da
sakın zırlamayın, sonuçta bunu siz istediniz.
YENGEÇ (22 Haziran – 22 Temmuz)
İnanılmaz evcil oldukları için Yengeçlerle karşılaşmakta ve tanışmakta
zorlanabilirsiniz. Bu da yengeçleri nadir bir tür yapar. Ama bulduğunuzda da
özenle muhafaza edin. Çünkü en iyi ikinci burçtur. Ne kokar ne bulaşırlar. Oldukça
duygusal ve sahiplenicidirler. Sevdiği için elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışırlar.
Aynı zamanda derli toplu, dürüst, güvenilir ve çalışkandırlar. Olumsuz yönleri
ise fazla hareketli olmamalarıdır. Ortalıkta görünmeyi ve kalabalığı, kısaca çevresinde
ilgiyi pek sevmez, bundan utanırlar. Dediğim gibi; bir Yengeciniz var ise hayat
size daha güzeldir.
Tabi burçları incelerken kişinin doğduğu günün ve doğum saatinin de
karakteri üzerine etkileri yadsınamaz. Buradan da konuyu hemen yükselen
burçlara, farklı gezegen açılarına falan bağlayabilirim ama sanırım buna
zamanımız kalmadı. Astrolojinin günümüzde okutulduğu önemli kurumlar olduğu
gibi konuya çıraklıktan bir geçiş de söz konusudur.
Son olarak da size bir ev ödevi veriyorum: “Herkes, kendi cümleleriyle, tanıdığı kişilerle yaşadığı tecrübeleri göz
önüne alarak hazırladığı burç yorumlarını bana ulaştırsın.”
Not. Alıntı yapmayalım lütfen. Yaklaşımınızın doğal olması araştırmam
açısından önemlidir.
Hedefim ise; kişisel tecrübeler üzerine kurulu, yepyeni bir “Astroloji Kuramı”
modellemek.
Hepinize sevgiler,
www.cancavusoglu.info
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder